11 Kasım 2007 Pazar

Merak etme Atam! Biz bunları yapmadık!

Kurduğun Cumhuriyet, ekonomik anlamda tam bağımsız! Temelini attığın tesisler “küresel sermayenin” eline geçmedi!
Ne iç, ne de dış borcumuz yok!
Kişi başına düşen gelirimiz, dünya standartlarının bile üstünde!
Ve en önemlisi: ekonomik dinamiklerin, bağımsızlığımızı garanti altına aldığı bir ortamda; tesis ettiğin Cumhuriyet değerleri tam bir koruma altında!
Sermaye piyasamızın yüzde 72’si yabancıların elinde değil!
Bankacılık sektörünün yüzde 51’i yabancı kontrolünde hiç değil!
“Düşük kurun” nedenleri ile sonuçlarını ayırt edebilecek “finansal entelektüel” birikimimiz var!
Siyasetçi, “finansal entelektüel” zümre eksikliğinden faydalanarak; “sıcak paranın yarattığı” kısa süreli “cenneti” siyasi rantını maksimize etmek için kullanmıyor!
“Ekonomimizi IMF’ye”, “dış siyasetimizi Avrupa Birliği ve Amerika’ya” endekslemedik!
IMF ile milletimizin menfaatlerini korumak adına pazarlık etmesi gereken bakanımız, aynı zamanda İngiliz vatandaşı değil!
Üretim reflekslerimiz kaybolmadı! Sıcak paranın bastığı kur ile “üreten dinamikler” kesinlikle “ithalatçı” olma yoluna girmiş değil. Üretiyoruz!
Dış politikada alınması gereken kararlar, güvenlikte atılması gereken adımlar, devletin en yetkili makamlarında aman “piyasa bozulmasın” diye geciktirilmiyor. Piyasa devleti olmadık!
Vatandaşların yabancı bankalara borcu 50 milyar doları aşmadı!
İç ve dış borç son 5 yılda dolar bazında, Cumhuriyet tarihinden fazla artmadı!
Bir yıllık bütçemizde faiz gideri “eğitim ve sağlık” harcamalarımızın “10 katı” değil!
Sıcak para, ülkenin “ekonomik reflekslerini” çürütmüyor!
“Avrupa Birliği ne der?” kaygısı ile Hava Kuvvetlerimiz’i “terörist unsurlara karşı kullanılamıyor” değiliz!
Deniz Kuvvetlerimiz’e ait bir muhrip “müttefik bir ülke tarafından” vurulmadı! İçinde onlarca seçme subayımızı taşıyan uçağımız “ilk uçuşunda” düşmedi! Ve en önemlisi askerlerimizin başına çuval geçirilmedi!
15 askerimizin şehit olduğu gün en yetkili ağızlarımız; “Sayın Başkan ile 1 ay sonra görüşeceğim, gerekeni yapacağız” açıklaması yapmadı!
Askerlerimizin “şehit olduğu” dakikalarda “el konduğu için devlet kontrolünde olan” televizyon kanalımızda “dansöz oynatılmadı!”
Vatandaşlarımızın bir bölümü “seve seve ölüme” giderken, bir bölümü “malı götürme” sevdasına düşerek; “hangi toprakta yaşadığını bile umursamadan” kendilerine doları “efendi” edinmediler!
Askeri personelimizin “maaş bilgileri” olan bankanın tamamını askerlerimizi şehit eden “mayını üretenlere” kredi desteği veren “yabancı bankalara” satmadık!
Merak etme ATAM! Biz bunların hiçbirini yapmadık! Sana ve silah arkadaşlarına “sadık kaldık” ve en önemlisi kurduğun Cumhuriyetin özünden “asla ayrılmadık!”
Sen rahat uyu, zira biz burada daha rahat “uyuyoruz”...
Hepimize “iyi uykular”...

Yiğit B., Vatan Gazetesi



(:2016 Notu: Ne acıdır ki bu yazı artık belirtilemeyecek kıvama geldi. İbret olsun diye silmiyorum. Dönekliğin, şerefsizliğin ne demek olduğunu yaşayınca anlıyor insan, ne yazık ki yaşıyor, görüyor öyle anlıyor, ne yazıktır ki sözlük yeterli olamıyor, illa hayat gerekli, belki de bu yüzden tecrübe etmemiz istenmiştir, bu yüzden belki de yaşam gereklidir.)


2 Kasım 2007 Cuma

Fazıl Say : Nazım Hikmet Oratoryosu



Nazım Hikmet Oratoryosu; muhteşem, Fazıl Say ve beraberindeki o ekip beni öylesine etkiledi ki izledikçe gözlerim doluyor yüreğim, göğsüm kabarıyor. Böylesine değerli insanların var olduğunu bilmek ve böylesine değerli yapıtlarına şâhit olmak, yaşamak cennette bir müddet geçirmek gibi. Vurgular, nâmeler, besteler öylesine güzel ki, teşekkürler Fazıl Say, teşekkürler beraberindeki o güzel ekip, sizleri seviyorum, sizleri kutluyorum.

Nazım Hikmet. Bir cümlesi bir kitaba bedel, ve bu bir cümlesini yazmaya kalktığınızda bir kitaba sığdıramayacağınız eşsiz şairlerden bir tanesi. Bu dizeler ancak böyle kutsal nitelikte yazılmış bir müzik şaheseri tarafından bu denli duygu yüklenebilirdi. Fazıl Say'a ve bu ekibe tekrar tekrar Nazım Hikmet'i bu yapıtta diriltmeyi başardığı için minnettarım.

Bu sözleri dinleyin, bu ruhu içinize çekin, bu tınıları hissedin, bunu yaşayın; olağanüstü...






İbrahim Yazıcı'nın yönetiminden bir kare; hareketleri çok hoşuma gidiyor, bana müziği daha çok yaşattırıyor.